Türk Hava Yolları

Performansta öne çıkan bir başka konu ise kullanılan "ben dili".

Performansta öne çıkan bir başka konu ise kullanılan "ben dili". Sönmez’in, projenin üretim süreci hakkındaki yazısında bahsettiği gibi anlatısını "ben" öznesi ile sunması; kendi kurduğu ilişkilerin samimiyetini güçlendirdiği kadar, izleyiciye ulaştığı mesafeyi de artırıyor. "Ben"; hepimizde çağrışımı olan, içe döndüren bir dil ögesi. Böylece anlatılan hikâyeyle daha yakından özdeşleşmeyi sağlıyor belki de. Bu yoğun benzeşme duygusu, özellikle de cinsel ilişki anlatıları sırasında bir tür rahatsızlık hissi ile beraber gelebilir; eğer bahsi geçen kimlik sizin için "ben" değilse. "Balayı anıları" olarak adlandırdığı tek gecelik gay ilişkileri dinlemek, bedenselliğin her türlüsünün tabu olduğu ahlaka bir darbe niteliğinde zira. Kuir aktivizminde dahi saf dışı bırakılabilen bir konu cinsellik; eşcinsel olmak bir yasak iken, eşcinsellerin yaşadığı cinsellik daha da büyük bir yasak hâliyle. Ne mutlu ki Nadir Sönmez, anlatabilmenin de ötesinde iki erkek arasındaki cinselliğin, oyuncunun sesine etkisini bile yüksek lisans tezinde konu edebiliyor. Görünürlük artırma adı altında toplumun beklediği kişiye dönüşme riskine karşın "ben"i zihniyle, bedeniyle, ilişkileriyle, cinselliğiyle bir bütün olarak kabullenmek ve sunmak… Sanıyorum yapmamız gereken bu.

İzmir’de kaldıklarının ikinci günü sabah kahvaltısında Gonca Us’u Mehmet Özbay’la beraber gördüğünü, Gonca’nın İzmir’de olduğunu gece veya sabah telefon ederek gelmiş olabileceğini, o gün İzmir’de gezdiklerini, Sedat Bucak’ın "Hüseyin bey geliyor, havaalanına git, Hüseyin beyi al gel" dediğini, Hüseyin beyi karşıladığını, yolda Hüseyin Kocadağ’ın emekli Emniyet Müdürü Tamer Kırklar ile görüştüğünü ve Tamer Kırklar’ın da kendilerinin yemek için buluştuğu Deniz Restoranta geldiğini, yemekten sonra Tamer beyin ayrıldığını, kendilerinin de otele döndüklerini, ertesi günü akşam saatlerinde Kuşadası’na giderek otele yerleştiklerini, iki gün orada kaldıklarını, Sedat beyin Davutlar’daki evini gördüğünü, müteahhit ile görüştüğünü, başka bir araziye baktıklarını, saat 16.30 sıralarında Kuşadası’ndan hareket edip Selçuk’ta yemek yediklerini, Manisa’da benzinlikte kahve içtiklerini, Sedat beyin bulunduğu otoyu Hüseyin Kocadağ’ın kullandığını ve Manisa’ya kadar önde gittiğini, yolda takip edilmediklerini, Susurluk’a 20 km. kalıncaya kadar kendisinin öne geçtiğini, Susurluk’ta kamyon konvoyuna takılınca Mercedes 600’ün kendisini geçtiğini ve kendisinin bir daha yetişemediğini, saat 19.30 sıralarında öndeki otolarda dörtlü sinyallerin yandığını ve arabaların durmuş olduğunu görünce sollayarak geçtiğini ve kazayı gördüğünü, kamyon şoförü ve birkaç kişinin otonun başında olduğunu, hepsi ölmüşler dediklerini, otonun yarısının yok olduğunu, sağ arka kapıyı açarak Mehmet Özbay’ı çıkarıp yere uzattıklarını, ağzından kan geldiğini, yüzünün, kolunun, göğsünün kırık olduğunu, "Allah" dediğini duyduğunu, kendi kullandığı arabaya taşıdığını, Hüseyin Kocadağ’ın vurma anında ölmüş olduğunu, torpido gözünün alt kısmına sıkışmış olan Sedat beyi güçlükle çıkarabildiklerini, Sedat beyle Gonca Us’u bir steyşın oto ile Mehmet Özbay’ı da kendi kullandığı Mercedes ile Susurluk’a götürdüğünü, yolda Mehmet Özbay’ın nabzının durduğunu ve öldüğünü, gözünü ve çenesini kapattığını, hastanede Hüseyin Kocadağ, Gonca Us ve Mehmet Özbay’ın öldüğünün, Sedat Bucak’ın ise yaşama şansının fazla olduğunun anlaşıldığını, Sedat beyi oradan Balıkesir’e ve Balıkesir’den de uçakla İstanbul’a götürdüklerini, Enver’i kaza yapan oto ve cenazelerle ilgilenmek üzere bıraktıklarını,

Emperyalist Türkiye kitabı incelendiğinde; "eğer bir kimse MUSTAFA KEMAL 'i sevecen gösterirse, bir başkasının filmini yapmış olur" "Mustafa Kemal, çok vesveseli, hep kıstınlmışlık kompleksi içinde yaşayan, sevgisiz bir insandır. Annesini sevmez" "annesinin cenazesine gitmiyor" "sevgisiz ve acımasızdır. Maliye Nazır'ı Mehmet Cavit'i astırdığı akşam, bir balo düzenlemeye dikkat ediyor" "sevgiyi bilmeyen, acımayı bilmeyen, kimseye güvenmeyen, herkezi kendine karşı komplo hazırlayıcısı olarak gören, bir aydınlanmamacı despot olan Mustafa Kemal 'i hiçbir romancı ya da yönetmenin sevimli yapabileceğine ihtimal vermiyorum. En gerçekçi film, müthiş İvan'ın başarısız bir kopyası olabilir" şeklinde yazdığının tespit edildiği hatırlatılarak Atatürk'e bu şekilde hakaretler etmesinin sebebi sorulduğunda; kendisinin Atatürk'e hakaret etmediğini, Atatürk'ün çok zor bir iş yaptığı için gerçekçi olduğunu, bunların kendi beyanları olduğunu, ancak buradaki mananın büyük bir dönüşüm yaptığı için belli bir katılık içinde olduğunu, Sekizinci Henri, Müthiş İvan gibi bazı şahıslara benzetildiğini, kendisinin de bunları anlatmak istediğini, kitabın 16 yıl önce çıktığını, kimsenin bunda hakaret görmediğini, çok gerçekçi bir anlatım olduğunu, toplumda büyük bir değişim yaptığı için toplumda aydmlanmacı despot tipi olduğunu, kendisinin söylemek istediklerinin bu olduğunu, yoksa herhangi bir hakaret amaçlı söylem olmadığım,

If you have any concerns about wherever and how to use escort diyarbakır, you can call us at our internet site.

Stephania Silverman

6 blog posts

Reacties